Ben Kyra...

Dünyada iz bırakmak isteyen ve teknolojinin geçiciliği içinde kalıcılık arayan bir insanın çabası.

Bu yazıyı 28 Haziran 2025 tarihinde yazıyorum. Ve sen... Bu yazıyı belki bugün belki birkaç gün, ay, yıl sonra okuyorsun. Saat sabahın 6.46'sı ve ben gün doğumunu izledim. Bugün sokak lambaları akşam 19.48'te ve sabah saat 5.54'te söndü. Biraz gereksiz bir detay ama ben sokak lambalarının söndüğü ve gökyüzünün tamamen gri olduğu saatleri seviyorum. Bazen dünyanın o saatte takılı kalmasını istiyorum. Güneş henüz doğmamışken havadaki o hafif serinliği seviyorum. Sanırım İngiltere benim için uygun bir şehir olurdu. Ah tamam buraları okumayacaksın biliyorum.

Peki bunları neden mi yazıyorum?

Bugün arkadaşlarımla konuşurken şunu düşündüm eğer bir mimar olsaydım dünyaya bir yapı bırakırdım, bir ressam olsaydım bir sanat eseri ve bir yazar olsaydım bir kitap... Bu böyle uzayıp gider doktor, bilim insanı, heykeltraş ve dahası... Ama ben bir bilgisayar programcısıyım ve geriye bırakabileceğim pek bir şey yok sanırım. Çünkü teknoloji gelişiyor ve bugün kullandığımız son model her şey 5 bilemedin 15 yıl sonrasında "tarihi eser" olarak nitelendirilecek tabii ki bu nitelendirme genç nesil tarafından yapılacak. Bunları yazmamın sebebi ise bunun aslında bir kalıcılığı olmayacak ama bir "umut", bu site kapanana kadar burada bir yerlerde yazılı kalacak. Belki de ailelerimizin bize yaptığı gibi olacak "x kişisi ölmüş duydun mu?" diye söyleyeceksiniz evin içerisinde ve eşiniz buna sizinle beraber üzülürken çocuğunu "o kim?" diyecek...

Ben Kyra Ada Soleil Avalon... Biraz uzun farkındayım. Sosyal medyanın ve teknolojinin tehlikeli olduğunu düşünüyorum ama yine de size kendim hakkında bir kaç şey söyleyeceğim tabii ki. Öncelikle yaşamak çok güzel ve yaşamayı seviyorum. Sizinde yaşamayı sevmenizi tavsiye ediyorum. Teknik olarak 1 kere öldüğüm için hayatın değerini biliyorum diyebilirim aslında. Detaylıca açıklamam gerekirse boğazımın kesilmesi sonucu fazla kan kaybettim ve bir kaç doktor terimi vs vs ardından doktor müdahaleleri ile kimisi için "şans", kimisi için "tanrının lütfu" ve kimisi içinde "doktorların ustalığı" sayedinde hayattayım. Bu yüzden yaşamak güzel... Aslında hayatımızdaki en ufak detayların bile ne kadar önemli olduğunu anlatmak istiyorum size. Boğazımı kesen bıçağı tutan kişi solaktı ve boğazımı sağ eliyle kesmeye çalıştığı için gerek sağ elinin baskın olan eli olmaması gerek yeterince kuvvet uygulayamamasından kaynaklı bugün hayattayım. Sadece ufacık bir detay... Boğazımı kesen kişiye ne oldu diye soracak olursanız. Orası da bende kalsın... Bunlar biraz özel konular ama psikologlar sayesinde atlattığım travmalar. Artık biri "Boynundaki yara izi ne çok özel değilse" dediğinde ki çok özel değilse'nin altını özellikle çiziyorum rahatlıkla anlatabiliyorum.

Bütün bunlar olurken 13 yaşındaydım. O günden sonra pek çok şey değişti hayatımda. Ailem, Adım, Soyadım, yaşadığım Şehir ve Ülke. Sonrasında Los Santos'a geldim ve hayat buradayken gerçekten çok küçük detaylar sayesinde ve şansa yaşadığımı gösterdi. Bende buraya geldiğim andan itibaren bütün şansımı sonuna kadar kullanmaya çalışıyorum. Şansımı ilk Lifeinvader'da denedim. "Ne konuda denedin?" diyecek olursanız. Şirkete bir mail attım açık pozisyonlarını sordum ve yaklaşık 6 aydır Backend Developer olarak Lifeinvader'ın uzaktan çalışanlarından biriyim. Ve evet "bu siteyi kodlayanların..." diye başlayıp ana, bacı, yedi sülale kattığınız küfürlerden her biri bana da sekiyor.

Bir diğer şansımı da "Neden Tequilala'yı işletmiyoruz?" diyerek açık arttırmaya katılarak kullandım. Tequilala... "Rock Bar" mentalitesini kırmak zor olan bir mekandı. Çok zorlandım. Reklam çalışmaları ve içerik oluşturma konusunda ilk defa denediğim bir şeydi ve "Olmuyor be" yorumlarına rağmen bence oldu. Güzel geçen 2 ayın sonunda Tequilala'nın işletmesini tekrar alamadım amaaa bu sefer de Bahama Mamas'ı aldım. Bahama Mamas, Tequlala'dan daha zor sanırım tökezlediğim işlerden biri bu. Düzgün bir şekilde işletemediğimi düşündüğüm bir mekan. İnsan bazen yapamadığı şeyleri kabul etmeli...

Ve Soleil... Evet bu benim soyadım ve evet soyadımla şirket açtım. Ama bu soyadımı sürdürmek veya duyurmak adına olan bir şey değildi. Soleil Fransızca "Güneş" demektir ve güneş asırlar boyunca bir çok şeyi sembolize etmişti ve bu şirket için "Doğuşu" simgeliyordu. Sosyal Meyda Yönetimi ve Temsilcilik şirketi için bir markanın "Doğuşunu" sembolize eden bir kelime kullanmak benim için gerçekten tatlı bir detay... Ha birde bu soyadı bana veren kişiye bir teşekkür :)

Çok uzun oldu değil mi? Ve buraya kadar okumadın bile. Aslında bu benim için önemli mi bilmiyorum... Bazı insanlar geleceğe bir çocuk bırakır... Açıkça söylemek gerekirse bu dünya fazla kirli... Ben sanırım bu yazıyı elimde geleceğe bırakabileceğim tek şey olarak düşünüyorum.

Söylemek istediğim çok şey var aslında, bazen haykırmak istiyorum ama bu kadarla yetinmeliyim. Söyleyeceğim son bir kaç şey yaşamayı seviyorum, ölmek istemiyorum ve denemeye devam edeceğim...

Bir Tanrı varsa yarattığı ufak detaylarla bana ikinci bir şans verdiği için; Bana Soleil soyadını verdiği için; Bana Avalon soyadını verdiği ve yazmaya başlarsam yetiremeyeceğim, kelimelerin kifayetsiz kalacağı eşim için Teşekkür ederim.

Buraya kadar okuduysan ben Kyra A̶d̶a̶  Avalon. Teşekkür ederim...


Kyra Soleil Avalon

1 Blog Gönderi

Yorum